Yaşam

Geçmişin İstanbul’undaki çeşitlilik

Neslihan Eser

Çok hassas görevlerin sorumluluğu da bir o kadar ağırdır efendim.

Mahmut Yesari, bir namus sorununun farkına varmadan, İstanbul’un varoşlarında gecenin bir yarısında saklanan detayları gün yüzüne çıkarıyor. ‘Mahallenin namusu’ mu kurtarılıyor, yoksa ileri gelenler namuslulara mı karışıyor belli değil…

İsteke Ali, Kasap Süleyman, Hacı Kêmal Efendi, Bakkal Yaniki, Eczacı Vasisli, Tuhafiye Setrak ve diğerleri…

Romanda, zengin bir aile geleneğinden gelen Daniş Nüzhet’in, kötü günler karşısında sığındığı mahallede yaşadıkları ve boş bir notla biten evliliği gün yüzüne çıkar. Babasının evinde yaşadıklarından kaçan kahraman, evlenip kendine ait bir hayat kurmayı düşünür ancak daha derin bir boşluk ve ihmalle karşı karşıya kalınca sonunda ganimetten payına düşenin sadece kendisine ait olduğunu anlar. hatıralar.

Her şey orada, sokağın kalbinde yerini buluyor. Gecenin gizlediği ve duvarların arkasında kalmak istediği her şeyin saklı kalmayıp gün yüzüne çıkmasını sağlamak için bir araya gelenler, kuşkusuz fikirlerini ve konunun rengini değiştiriyor.

KOR KİTAP’TAN GÜNÜMÜZ OKUYUCULARINA BİR ‘ARKA’

Mahmut Yesari, yaşayan insanların hayatlarından tanıklıklarla yazdığı ‘Mahalle Şerefi’nde İstanbul’a yeni detaylar ekliyor. Memnun Dursun, bir zamanlar gazetede tefrika edilen ‘Mahallenin Namusu’nu yayına hazırlarken, Kor Kitap dipnotları ve Türkçesiyle günümüz okuruna bir “miras” kazandırdı.

Romandaki karakterlerin hiçbiri bize yabancı değil. Ne dul evinde kalan kadınların fısıltıları, ne mahalle bekçisinin erkeklerle yattığı köşe, ne mahalle kahvesindeki gıybetler, ne sokaklardaki kalabalık sessizlik. Hiç şüphesiz esnaf, mahalleye yeni taşınan Daniş Nüzhet’in dedikodularından beslenerek mallarını pazarlıyor ve günlük hayatlarına yeni sorular ekliyor.

Mahallenin Şerefi, Mahmut Yesari, 64 sayfa, Kor Kitap, 2023.

Mahalleye gelen yabancıyla birlikte istikrar, tanıdık kalıplar ve alışkanlıklar değişiyor. Halk artık imamın kiminle konuştuğunu biliyor, eczacının kime hangi ilacı verdiğini, kimin kimden hamile kaldığını, çocuğun nerede aldırıldığını, saatin kaç olduğunu nöbetçinin sopa sesinden bilmekle kalmıyor, aynı zamanda eczacının kime hangi ilacı verdiğini de biliyor. İskete’nin çığlığıyla gecenin sabaha dönüştüğünün de farkındadırlar. Kayıp ekoseler de bu karmaşadan nasibini alıyor…

TAM AKIŞA GETİRİLEN BİR HEYECAN

Bu donuk akışta kuşkusuz heyecana ihtiyaç var. Çünkü çiçek isimleriyle süslenmiş harflere garip bir imza eklenmesi ve aşk ilanının yapılmasının nedeni doğal olarak geliyor.

Dışarıdan gelenler mutlaka sorularını getireceklerdir. Zorunluluğun sokaklara sıkışıp kaldığı, dar ve kapalı alanlarda, insanlar ve dükkanlarda dışarıdan birinin getirdiği heyecan, para, güvensizlik hissi, telaş, duygusal taşkınlık ya da röntgencilik elbette tercih edilebilir bir meblağdır.

Daniş Nüsret, babasının naaşının yağmalandığı köşkten ayrılıp Beyoğlu’nun ışıltılı sokaklarında kendine yeni bir hayat kurduğunda, sonunda başına geleceklerden habersiz, heyecanla evliliğe tutundu. Ama “her gece başka bir eğlence” kapıyı çaldığında artık ne istediğini, nerede duracağını bilmeyen o yapay, şımarık insanların durumuyla birleşemezdi. Aldatıldığını öğrendiğinde şüphesiz yeni bir hayata başlamak istedi ve boş mektubuyla ceketini alıp gitmek üzere dışarı çıktı.

Elbette aydınlık gecelerden, baş ağrılarıyla uyanılan sabahlardan, kafa karışıklığının körüklediği ilgilerden uzak bir hayat uzaklaşıp kendine dönüyor olabilir. Bu amaçla merkezin dışında sakin, kendine yeten, müstakil bir mahalle insanlara alan yaratabilir.

Çevrelerindeki varlıklı insanların başına gelebileceklerden mahallenin ileri gelenleri mi sorumlu?

Yesari’nin Sol Elinden Roman

Mahmut Yesari’nin sol eliyle yazdığı roman, lehçeleri, gündelik yaşamı, ışıltılı zenginliği ve sessiz yoksulluğuyla bir dönemin tanığı İstanbul’un kapılarını açıyor. Beleşçiler ve işe yaramazlar, aşıklar ve mağluplar, kafesin arkasındaki esnaf ve hanımlar, açgözlü ev sahipleri ve aşk mektuplarının detayları ortada gizlidir.

Bir arada olmanın, insani ve kültürel birikimin, birlikte yaşamanın günümüze getireceği detaylar oldukça ilgi çekici. Belki de geçmişin İstanbul’undaki çeşitlilik, toplumdaki nefret ve reddedişin büyüyen öfkesinden kaynaklanmaktadır. Elbette her milletten iyi insan, kötü insan, dolandırıcı, dolandırıcı ve vurguncu var.

Onurunu savunmak için yola çıkanların ne kadar onurlu olduğunu kimse bilemez. İyi şiirlerin sonu gibi, iyi hikayeler de karakolda biter. Geriye sarhoşluğun etkisiyle inanılmaz bir çeviklikle ayağa kalkabilen insanlar kaldı, çok şükür…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu